“Bu tam bir delilik.”
“Evet, biliyorum ama yapmak zorundayız. Hiç merak etmiyor
musun? Bir kere bile gök yüzüne bakıp orada ne olduğunu düşünmedin mi?”
“Evet, bunu düşündüm. Hatta beraber sorguluyoruz ama bu
diğerleri gibi değil. Kısa bir süre için basit bir delik açmayacağız. Uzun
sürecek ve büyük olacak.”
“Farkındayım. İşin güzelliği burada. Eğer başarırsak
kanıtlamış olacağız. Sana ihtiyacım var. Şimdi benimle misin, değil misin?”
Hayatım boyunca tanıdığım en iyi mühendislerden bir tanesi
tam karşımda düşünceli bir şekilde duruyordu. Vereceği cevap tüm planımı
değiştirebilirdi. Ya bu işi erteleyecektim ya da onunla birlikte muhteşem bir
şeyin altına imzamızı atacaktık.
“Şu planı bir daha göster bana,” dedi sonunda sessizliği
bozarak. “Peki bu işi nerede yapmak istiyorsun?”
Tabletimde bir dünya haritası açtım ve parmağımı artık
yerini ezberlediğim noktaya koydum. “İşte tam burada.”
“Uluslar arası sular. Çok akıllıca,” dedi ve gözlerimin
içine baktı. “Hiç mi korkmuyorsun? İkinci bir dünya savaşı çıkabilir. Neredeyse
yüz yıldır süren dünya barışı bozulabilir. Japonya ile Amerika arasında süren
soğuk savaşı gerçeğe çevirebilirsin.”
“Bu kadar korkma Ruslar Amerika’nın yanında. Onların Çin ile
arası iyidir. Çinlilerin arası da Japonlarla iyidir. Bir şekilde denge yeniden
kurulur.”
“Peki, bu işi kimin adına yapacaksın?”
“Bir ülke adına olmayacak. Kendi adıma, insanlık adına
yapıyorum. Bundan sonra atabileceğimiz adımları düşün.”
“Ne uğruna? Dünya Nikola Tesla’nın muhteşem buluşlarından
sonra daha yaşanabilir bir yer oldu. Yaptığı kuleler sayesinde her yerde bedava
enerji var. Ücretsiz elektrik, ücretsiz iletişim.”
“Bu kadar büyütme. O adam çok büyük bir girişimcinin, küçük
bir otel odasında kafayı yiyerek ölümüne sebep oldu. Eğer Edison’u engellemeseydi
her şey çok daha farklı olurdu. Zavallı ihtiyar en son güvercinler ile
konuşuyormuş.”
Karşımda oturan dostumun suratı değişmişti. Bazı
mühendislerin Nikola Tesla’ya edilecek kötü laflara hiç tahammülü yoktu. Şimdi
endişeden çok öfke vardı gözlerinde.
“Tamam. Seni rahat bırakıyorum. İyice bir düşün. Bu işi
yapabilecek birkaç kişiden birisin ve sana tüm imkanlarımla destek olacağım.”
Görüşmeden sonraki birkaç gün geçmek bilmemişti. Bütün ekip çalışmalara titizlikle devam
ederken büyük gün geldiğinde başarımız tek bir adama bağlıydı. Daha önce küçük
denemeler yapmıştık ve başarılı olmuştuk ama bu sefer farklıydı. Tarih bunu
görmezden gelemeyecekti.
Üçüncü günün sonunda elektrikli bir otomatik taksi
fabrikamızın önünde durdu. Vereceği tüm cevaplara hazır olduğumu düşünüyordum.
Ama yine de beni şaşırtmayı başardı. Araçtan iner inmez bagajdan büyük bir
bavul ile birlikte bilgisayarını çıkardı. Yorgun gözüküyordu.
“İyi misin?” diye sordum.
“Evet, evet. Son birkaç gündür fazla uyumadım. İstediğin tüm
hesaplamalar ve yapılması gerekenler bu çantanın ve bilgisayarın içinde,” dedi.
Sevinçten yerimde duramıyordum. İzin vereceğini bilsem gidip
üzerine atlardım ama o öyle biri değildi. Her ne olursa olsun mesafeyi korumayı
başarırdı.
“Sana sarılmak istiyorum,” diyebildim.
“Farkındayım ama lütfen yapma. Gerçekten çok yorgunum.”
Hızlıca konferans salonuna geçtik. Sistemi kurduk ve tüm
ekibe anlatmaya başladı. Heyecanla dinliyorduk. Tesla kafesinde, 10 dakika
boyunca 100 metre çapında bir yarık olacaktı. Bu bizim için yeterli büyüklükte
ve süredeydi. Anlatım bittiğinde aklımda tek bir soru vardı. “Bu yarık nelere
sebep olacak?”
Herkes büyük gün için çalışmasına geri döndüğünde,
bilgisayarını toplamakta olan arkadaşımın yanına gittim.
“Bu büyüklükte bir yarık ve bu sürede neler olabilir?”
“Bilemiyorum. Dünyanın her tarafında radyo dalgaları
etkilenecek. Elektrik kesintileri olacak. Tam olarak nereleri vuracağını
hesaplayamıyoruz. Umarım ne yaptığını biliyorsundur.”
En ufak bir tereddütüm yoktu. “Tabii ki biliyorum. Farklı
bir çağ başlatacağız. Artık gökyüzüne bakma zamanı geldi. Gereğinden fazla
burada oyalandık. Stephan Hawking’in söylediklerini duydun. Bu gezegende
ömrümüz sınırlı. Buradan dışarı çıkmanın bir yolunu bulmak zorundayız.”
“Birleşmiş Milletlerin yasakladığı roket teknolojisi ile
oynuyorsun. Bu çıkış yolu, tüm dünya barışını tehlikeye atmak anlamına gelse
bile mi?”
“Evet.”
Konferanstan sonraki 10 gün çok hızlı geçmişti. Artık herşey
hazırdı. Tüm ekip nefesimizi tuttuk ve beklemeye başladık.
Kalkışa 10 dakika…
“Artık geri dönmüyoruz,” dedim kontrol merkezinde
bulunanlara. Büyük bir alkış koptu. “Şartlar elverişli ve biz bu fırlatışı
bugün yapacağız.” Büyük salonda konuşulan son şey bunlar olmuştu. Sonrası tam
bir sessizlik.
Kalkışa 5 dakika…
Bilgisayarların ekranlarında uyarı mesajı belirdi. Ardından
tüm sessizliği bozan bir gürültü geldi gökyüzünden. Tesla kafesinde tam
üstümüzde bir delik açılmıştı ve 10 dakika daha o şekilde kalacaktı.
5,4,3,2,1…
Ekibimden bir kişi koşarak yanıma geldi.
“Elon, bunu görmelisin. Çabuk gel.”
Koşarak binadan dışarı çıktık. İşte gidiyordu. Devasa
büyüklükteki roketimiz uzaya doğru süzülüyordu. Yasak bir teknoloji sayesinde
geç de olsa hayallerimize kavuşacaktık. Motorların parlaklığı günümüzü
aydınlatmayı başarmıştı. Binanın içerisinden bir uğultu yükseldi. Hızlıca
tekrar içeri girdim.
“10 saniye önce Tesla Kafesinden dışarı çıktık, Elon.”
Artık bizi engelleyecek hiçbir şey yoktu. Dünyanın dışına
uzaya çıkmayı başarmıştık ve her şey yolunda giderse dünya yörüngesinde ilk
defa insan yapımı bir şey dönmeye başlayacaktı.
“Tüm radyolarda biz varız Elon.”
“Herhangi birini açın ve sesi dışarı verin.”
“Son dakika haberi için yayınımıza ara veriyoruz. Çılgın
girişimci ve Edison otomobillerinin üreticisi Elon Musk, bugün bir roket ile
Tesla Kafesini geçerek dünya yörüngesine ulaştı. Birleşmiş Milletler henüz bir
açıklama yapmazken, bundan sonra dünya yörüngesinde bir adet Edison Roadster
otomobil yer alacak. Bunun ne işe yarayacağı ise hala gizemini koruyor.”
0 yorum:
Yorum Gönder