Sabahın ilk ışıkları pencereden içeri girerken gözlerini araladı. Başucunda duran telefona uzanırken gözlerini daha fazla açabilmek için çaba sarf ediyordu. Biraz daha uyumayı aklından geçirdi ama yapmaması gerektiğini biliyordu. Telefonu elinden bıraktı ve yavaşça yatağında doğruldu. Standart bir iş günü diye düşündü.

Dört duvar, bir pencere ve bir kapıdan oluşan on metrekarelik küçük bir odanın köşesinde sıkışmış ve hareketsiz duruyordu. Ne zaman oraya bırakıldığını bilen yoktu.